11 Şubat 2010 Perşembe

*mutlu sahnelerin sonu çemberlitaş mı?



kimse sonunu öğrenmek istemez... ne bir filmin, ne bir kitabın, ne bir oyunun ne de hayatın... her ne kadar başlangıcı olan her şeyin bir sonu olsa da, onun nasıl olacağını bilmemektir hayatı keyifli kılan...

garajistanbul'un 2010 Avrupa kültür başkenti İstanbul için hazırladığı istanpoli projesinin 2. oyunu "Performans (kariyer bitiren)" asla tahmin edemeyeceğiniz sonuyla sizi bekliyor...

tasarım: metin onursal
* bir zamanlar çektiğim kısa filmin, filme değil ama anılara dahil olan cümlesi:)

18 Aralık 2009 Cuma

kadınları severim...

anlamaya çalışmam onları, ne istediklerini bilmem gerektiğini de asla düşünmem, bir kadının tam olarak ne istediğinin bilinmesini istediğini de hiç sanmam... ama emin olamam, ah bebek hiç emin olamam...

kadınsız bir dünya düşünemiyorum da, kadınsız bir istanbul nasıl olurdu baktık şöyle bir, kadınlar günü ilanı için...
tasarım: cihangir gümüş

en sevdiğim meyve incir!


sadece müşterilere değil, arada arkadaşlar için de çalışır bu deli gönül... eski ortağım, sanat yönetmeni cihangir gümüş'ün "reklamla olmaz bu işler hacı" diye her reklamcının boş vakitlerinde daldığı hülyaya kendini kaptırarak soyunduğu cafe'nin açılış posteri...


tabi her reklamcı bu maceraların ardından "reklamverenin de işi zor, para kolay kazanılmıyor" diye tırıs tırıs ofislerine geri dönüyor, inciri şirkette yiyor!

açıkhava güzeldir...

yine de outdoor mecrasından bıkmış reklamverenler ve onları içeri çekmek isteyen mecraverenler olabilir... bu maceraya gönül verenler, güzel bir fikir bulabilir...


değil mi?

6 Nisan 2009 Pazartesi

grafis günleri



15 ekim 2007... bugün itibarıyla 1.5 yıl olmuş neredeyse... bazen 1.5 yılda değişmeyecek kadar şey değişir 1.5 günde ama grafis'e girdiğimden beri gerçekten çok şey değişti hayatımda... yazıya ve hayata bakışımda da... artık daha kalıcı her şey, daha sade ve daha oturaklı... levent'ten kasımpaşa'ya taşındıktan sonra daha yakın benim ev hayatıma... bir insanın işi ile evi arasında yaşam olarak fark ama mesafe olarak yakınlık olmalı... sanırım en çok ikisini de en çok yapabildiğim yer olduğu için seviyorum burayı... ve işlerimin daha çok işe yaradığını hissediyorum artık, en azından daha kısa sürede görebiliyor, geri dönüşlerini alabiliyorum... evime de çok çabuk geri dönüyorum...

galiba bundan fazlasını da beklemiyorum:)

26 Eylül 2007 Çarşamba

kazakistan'ın gencturkcell'i




v-club, kazakistan'ın en büyük gsm şirketi kazakcell'in gencturkcell'i... zaten projeyi kazakistan'a götüren de, burada gencturkcell işini hazırlayan mobil iletişim şirketi mobilera... logosundan, lansman filmine, sinema havucundan, ilanlarına kadar işleri büyük bir heyecan ve özenle yaptık... 2 ay sonunda hedeflenen 300.000 üye, 500.000'e çıktı... ancak ajans ve ülke arasındaki iletişim eksikliği dolayısıyla, bizim başladığımız işlere şu an orada yerel bir ajans devam ediyor... bana da geriye bu iki film yadigar kalıyor... not: lansman filminin uzun versiyonu, boyut nedeniyle yüklenemiyor, lütfen blogçunuzdan isteyiniz...

pegasus'u uçurmak-tv+radyo



içinde ''uçmak'' geçen her şeyi reklamcılar çok sever... ve uçarak çalışırlar...